Öldükten sonra mezarda ne olur?
Değerli kardeşimiz,
Vefat edenlerin ruhları kabir âlemine gider, cesetleri ise toprağa defnedilir. Bu nedenle vefat edenler cesedin konulduğu yerde değil, ruhların gittiği yerdedirler.
Kabir hayatı ise, kişinin imanla vefat edip etmediğine ve iman ile vefat etmişse, ruhunun cennet bahçesine gidip gitmediğine göre farklı olacaktır. Hadis-i şerifte ifade edildiği gibi:
“Kabir ya cennet bahçelerinden bir bahçedir veya cehennem çukurlarından bir çukurdur.” (Tirmizî, Kıyamet, 26)
Şu halde bir kimse imanla vefat etse bile, günahları sebebiyle kabirde azap çekebilir. Kabir hayatının sayısız ceza türleri vardır. Bunlardan biri de suda boğulmak üzere olan kişi gibi ceza çekmesi gerekebilir.
Bu durumda olan bir kimse adına, yakınları ve tanıyanları tarafından dünyada yapılacak bir hayır, onun bu durumdan kurtulmasına vesile olabilir.
İşte ilgili hadiste bu konu şöyle açıklanmıştır:
“Kabir hayatındaki (bazı kimseler), denizde boğulmak üzere olan ve dehşet içerisinde yardım isteyen kimse gibidir. Babasından, anasından, kardeşinden, samimi ve sadık arkadaşından bir dua bekler. Şayet bir dua gelecek olsa, bu onun için dünya ve içindekilerden daha kıymetli ve sevimli olur. Şüphesiz Allah, kabir ehline, dünyadakilerin duası bereketiyle dağlar misali ecir verir. Dirilerin vefat edenlere gönderebileceği en iyi hediye ise onlar için istiğfar etmek ve onlar adına sadaka vermektir.” (Deylemî, el-Firdevs bi-Me’sûri’l-Hitâb, Beyrut 1986, IV, 103/6323; Ali el-Müttakî, XV, 694/42783; XV,749/42971.)
Kuran-ı Kerîm’de Rabbimiz, bizden önce ahirete intikal etmiş mümin kardeşlerimiz için şöyle dua etmemizi tavsiye eder:
“…Ey Rabbimiz! Bizi ve bizden önce gelip geçmiş imanlı kardeşlerimizi bağışla; kalplerimizde, iman edenlere karşı hiçbir kin bırakma! Rabbimiz! Şüphesiz ki sen çok şefkatli ve çok merhametlisin.” (Haşr, 59/10)
Hz. Peygamber (asm), hadislerinde şöyle buyurur:
“Öldükten sonra kulun derecesi yükseltilir. Kul:
– Ey Rabbim! Bu sevap nereden geldi, diye sorar. Cenâb-ı Hak ona:
– (Arkanda bıraktığın) hayırlı ve salih evladın senin için istiğfarda bulundu, dua etti, buyurur.” (İbn-i Mâce, Edeb, 1; Ahmed, Müsned, 2/509.)
“İnsan öldüğü zaman bütün amelleri kesilir. Ancak şu üç şey bundan müstesnadır: Sadaka-i cariye, istifade edilen ilim ve kendisine dua eden hayırlı evlât.” (Müslim, Vasıyet, 14)
Sad bin Ubade –radıyallâhu anh-, yanında bulunmadığı bir esnada annesinin vefat ettiğini, onun adına sadaka verdiği takdirde kendisine bir faydası olup olmayacağını sormuştu. Allah Resulü (asm) Efendimiz, “Evet.” buyurunca, sahip olduğu meyve bahçesini annesi adına tasadduk etti. (bk. Buhari, Vesaya, 15.)
Demek ki, bu ayet ve hadisler, kabir hayatına göç etmiş müminlerin, sağlıklarında yaptıkları ve vefatlarından sonra da devam etmekte olan hayırlarından fayda göreceklerini, ayrıca hayatta olan yakınlarının ve mümin kardeşlerinin dua ve infaklarından istifade edeceklerini bildirerek onları bu hayırlara teşvik etmektedir.
Selam ve dua ile…
Şazeliyye